Genellikle organik tarım bu işe ilk defa girecek yatırımcılar veya çok genç çiftçilerce deneniyor. Tecrübeli çiftçilerin organik tarıma yanaşmıyor oluşunun birçok farklı sebebi olsa da, en önemli sebebi kimyasal girdi kullanımına alışan çiftçilerin edindikleri bu bilgileri bir kenara koyup tamamen yeni bir sayfa açmalarının onlar için oldukça zor bir karar oluşudur. Ortada yeterince iyi örnek olmayışı da çiftçilerin motivasyonunu öldürmektedir.
Özellikle organik sebze üretimi birçok çiftçi için gerçek olmayacak kadar zordur. Bunun en temel sebebi de bu çiftçilerin on yıllardır topraklarını yanlış yöntemlerle verimsizleştirmiş ve biyolojik zinciri yok etmiş olmalarıdır. Topraktaki organik madde miktarı yok denecek seviyelere gelmiş, mikrobiyolojik yaşam ise yok olmuştur. Bu durumdaki bir toprakta kimyasal girdileri bir kenara bırakıp organik tarım yapmak tabii ki mümkün değildir. Zaten bu nedenle yönetmelik gereğince üç yıllık bir geçiş süreci zorunlu tutulmaktadır. Bu süre zarfında üretilen ürünler organik olarak değerlendirilmez. Ancak toprağı ve ekosistemi tekrar canlandırmak üç yıl gibi bir sürede de mümkün olmamaktadır. Bu nedenle yapılan doğru uygulamaların etkilerini görmek 10 ila 20 yıl sürebilmektedir.
Günümüzde birçok çiftçi tek bir kötü sezonu bile ekonomik olarak kaldırmakta zorlanırken, doğal olarak böyle bir bilinmezliğe girmek konusunda da son derece isteksizlerdir. Tabii sorun sadece bu rehabilitasyon süreciyle de bitmiyor. Bir de bu tedaviyi uygulayacak donanıma sahip birilerine ulaşmanız ve arazinizde yıllar sürecek denemeler yapmanız lazım. Yani sizin anlayacağınız, kolay kolay olmayacak bir işten bahsediyoruz.
Zannediyorum ki bu alanda üretimin artması için ciddi bir tarım reformuna ihtiyacımız var. Çiftçi, devletin desteğini arkasına almadan böyle bir yola girmeyecektir. Bireysel inisiyatiflerle ise sektörde büyük bir değişim yaşanması hiç olası gözükmüyor.
Burak Alsan