Serada Yetişen Ürün Organik Olabilir mi?
Yine halk arasında en yanlış bilinen konulardan birine değineceğiz. Sera diyince birçoğumuzun aklına mevsimi dışında yetiştirilen tatsız, tuzsuz, hormonlu, ilaçlı sebzeler geliyor. Açıkçası algımızın bu şekilde oluşmuş olmasında şaşırılacak bir şey yok. Maalesef sera içerisinde yapılan konvansiyonel tarım neredeyse tamamen bu amaçla ve bu yöntemlerle gerçekleştirilmektedir.
 
Oysa sera çok farklı amaçlar için de kullanılabilmektedir. Öncelikle, her geçen gün daha şiddetli ve zamansız hava olayları yaşadığımız bu dönemlerde örtü altı tarım bitkiler için güvenli bir yuva sağlar. İngilizce karşılığı olan greenhouse da türkçeye bitki evi olarak çevrilebilir. Bizimki gibi kışları yoğun kar yağışı, yazları da şiddetli dolunun yaşanabildiği coğrafyalarda polikültür tarzında üretim yapabilmek için belli oranda sera sahibi olmanız gerekmektedir. Aksi taktirde kışın birçok yeşilliği yetiştirmemiz, yazın ise ağustostan önce yazlık sebze üretebilmemiz mümkün olmazdı. Bu nedenle dünyanın (benim bildiğim kadarıyla) her yerinde sera kullanımı organik tarım yönetmeliklerine uygun kabul edilmektedir. 
 
Sera içerisinde organik tarım yöntemlerine sadık kaldığınız sürece, ürettiğiniz ürünün ne doğaya, ne de insana bir zararı bulunmaz. Maalesef, çok karşı çıkıyor olsam da,  yoğun talep nedeniyle mevsimi dışında sebze yetiştiriciliği organik tarımda az da olsa kendine yer edinmiştir. Kış aylarında doğru düzgün güneş görmeden yetiştirilen domatesin insan sağlığına bir zararı olmasa da, dişe değer bir faydası olmadığı da inkar edilemez bir gerçek. Bu nedenle biz Farge Organik olarak mevsimi dışında sebze yetiştirmediğimiz gibi, üretimini de desteklemiyoruz. Bütün sebze ve meyveler mümkün olduğunca mevsiminde tüketilmeli, diğer zamanlarda ise mevsiminde üretilmiş konserve, turşu, kurutulmuş gıda veya marmelat tercih edilmelidir.
 
Seralar ek olarak yağışlı zamanlarda bize çalışmaya devam edecek korunaklı bir alan, ilkbaharda fide yetiştirme alanı, sırık ihtiyacı olan sebzeler için ise askı imkanı sağlamaktadır. Bu nedenle seralar doğru kullanıldığında çiftçinin dostu, doğal tarımın da en önemli parçalarından biri olabilmektedirler. 
 
Bu konu ile ilgili türeticilerimizden bize gelen bazı soruları da bu yazı altında cevaplayalım;
 
- Sera gazı, seralardan mı çıkar?
Kesinlikle hayır. Sera gazları genellikle fabrikalardan, taşıtlardan doğaya salınan CO, CO2, NO, NO2 ve H2O gazlarıdır. Bu gazlar atmosferde aynı sera gibi bir örtü oluşmasına ve dünya’da sıcaklığın artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle sera gazı adını almışlardır. Yani tarımsal amaçla kullanılan seralarla bir ilgisi yoktur.
 
- Sera naylonu bitkilere BPA bulaştırır mı?
Naylonun BPA üretebilmesi için çok yüksek ısılara ulaşması gerekir. Oysa yaz aylarında dahi boydan boya camlar, gölgelikler ve kapılar sayesinde içerinin sıcaklığı 30-35 dereceyi geçmemektedir. Geçecek olsaydı dahi bitkilerin BPA’yı abzorbe etmesi mümkün olmadığından gıda güvenliği açısından bir sorun olmazdı. Bu nedenle sera örtüsü olarak naylon kullanımı son derece güvenlidir. 
 
- Sera bitkinin ihtiyacı olan ışığı engeller mi?
Bir miktar ışığı yumuşatsa da ışığın çok daha homojen bir şekilde her yönden alınmasına olanak sağlar. Ayrıca sera içerisinde yetiştirilen birçok sebze çeşidi direkt güneş ışığına maruz kalmaktan çok hoşlanmaz. Doğada ağaçların ve diğer bitkilerin gölgelerinden faydalanan bu bitkiler, açık tarım alanlarında doğrudan güneşe maruz kaldıkları sıcak aylarda güneş yanıkları oluşturabilirler. Sera içerisinde ise bitkilere %20-30 gibi gölge sağlayan gölgelikler kullanarak doğal ihtiyaçlarına çok daha yakın bir ortam oluşturma imkanı elde ederiz. 
 
- Sera naylonu ömrünü doldurduktan sonra ne oluyor?
Yaklaşık 3 ila 7 yıl arası kullanabildiğimiz sera naylonu ömrünü doldurduktan sonra geri dönüşüm malzemesi olarak bu konuda uzmanlaşmış tesislerde değerlendirilmelidir. 
 
Burak Alsan
İletişime Geç